Dondurmacı Süleyman
Dondurmacı Süleyman amca.
Yazın o en sıcak zamanlarında, güneş tam tepedeyken sessizce evlerimizin arasından geçerken kendine özgü sesiyle bağırıp bizi sanki bir şölene davet ederdi. Onun sesini duyunca bir yandan arabasının başına koşar dondurma isteğimizi belirtir, bir yandan da annee diye bağırıp para isterdik annemizden.
Sevgili Bigadiçli arkadaşlarım merhaba,
Uzun zamandır yazı ekleyemedim Bigadiç Gurubumuza. Bu gecikme nedeniyle özür dilerim tüm Bigadiçli üye arkadaşlarıma. Kendime göre geçerliliği olan epeyce mazeretim vardı. Ama bundan sonra bu kadar geciktirmeyeceğime söz veriyorum.
Bir süredir hep aklıma gelen bir amca var; çocukluk anılarımı süsleyen: Dondurmacı Süleyman amca. Yaşları 50-80 arasında olan arkadaşlarım anımsayacaklardır ki; Süleyman amcanın tipik bir dondurmacı arabası vardı.
Yazın o en sıcak zamanlarında, güneş tam tepedeyken sessizce evlerimizin arasından geçerken kendine özgü sesiyle bağırıp bizi sanki bir şölene davet ederdi. Onun sesini duyunca bir yandan arabasının başına koşar dondurma isteğimizi belirtir, bir yandan da annee diye bağırıp para isterdik annemizden.
Annem külahla dondurma almamı istemezdi. Onun yerine bir çay bardağını bana verip içini doldurmasını isterdi Süleyman amcanın. Sonra da evdeki en küçük çay kaşığıyla ve kaşığın ucuyla hemen bitmesin diye azar azar yerdim dondurmayı.
Bahçemizin en gölge yerine oturur 15 dakika belki de yarım saat iyice tadını çıkartmaya çalışırdım o bir bardak mutluluğun. Tabii ki kendine özgü bir tadı vardı Süleyman Amcanın dondurmasının. İçindeki süt kokusunu, vanilya kokusunu bugünmüş gibi anımsıyorum. Bitmesin diye yavaş yavaş yediğim için bir süre sonra dondurma iyice erirdi ve geriye yalnızca suyu kalırdı dondurmanın bardağın dibinde... Kalan suyu da dudağımın ucuyla yavaş yavaş içerdim hemen bitmesin diye... Ve o andan bir sonraki güne kadar o mutluluk sessizce beklenirdi.
Süleyman amcanın yüzünde tarifsiz bir mutluluk vardı her zaman. Kendisine doğru koşturan biz çocukların mutluluğunu yansıtıyordu gülücükleri. Ama yüzünde sanki bir hüzün de saklıydı. Kimbilir ne zorluklarla geçindirirdi ailesini o dondurma arabasıyla..
Ve o zamanlar tanımıyordum Süleyman Amcanın ailesini; eşi Ayşe teyzeyi ve çocuklarını... Çok yakında öğrendim ki; Bigadiç'imizin yetiştirdiği çok değerli Doktorlarımızdan Mustafa Biçe onun oğluymuş. Dr. Mustafa Biçe ile yazışmalarımızdan öğrendim ki; Süleyman amca bir birinden değerli üç evlat yetiştirmiş. Biri doktor, biri Öğretmen ve biri ev hanımı evlatlar. Süleyman amca çok yakınlarda aramızdan ayrılmış 92 yaşında. Ayşe Teyze de yine doksanlı yaşlarda ve kah oğlu ile kah kızı ile birlikte yaşıyormuş. Ayşe Teyzemizin de ellerinden öper uzun ömürler dilerim.
Süleyman amcanın ailesi Alan Köyündenmiş.
Şimdiki aklım olsaydı o zamanlar, Süleyman amca ile daha çok zaman geçirirdim. Hatta şimdi hayal ettim de; Babam beni bir terzinin yanına vermişti bir yaz çırak olarak. Keşke Süleyman amcanın yanına vereymiş. Ne güzel olurdu!
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com